2017’de yaşanan yurt dışı kaynaklı olan jeopolitik problemler, Avrupa’da seçim takvimi ile birlikte Bretix sonrası gelişmeler gibi siyasi konular global ekonomi ile piyasaların yönü için belirsizlik unsur oluşturdu.
Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisi güçlü büyüme performansı gösterdi. Güçlü ekonomik büyüme bankacılık sektörünün de olumlu yönde etkiledi. Özellikle de 250 milyar lira KGF‘nin artan desteği ile birlikte ticari kredilerde önemli ölçüde artış yaşandı. KGF’ye ek olarak konutlar için KDV düzenlemesi ile tapu harçlarında indirim yapıldı, iç talepte artış oldu. Bunun sonucunda hem ticari krediler hem de bireysel kredilerde gelişmeler meydana geldi. 2016 yılının 9 aylık döneminde yeni açılan kredilerdeki büyüme oranı yüzde 8,8’ken, 2017’nin aynı döneminde siz konusu oran yüzde 14,8’e yükseldi. 2017 yıl sonu büyüme tahminleri ise yüzde 20 ile yüzde 25 seviyeleri arasında.
Güçlü kredi büyümesi, bankacılık sektöründe temel bankacılık gelirlerindeki yükselişe destek verdi. Türk Lirası likitidesindeki sıkışıklık sebebi ile yüksek seyir izleyen fonlama maliyetleri gözlemlendi. Ancak buna rağmen bankacılık sektörünün karı eylül ayı itibari ile 2016 yılının aynı dönemi ile kıyaslandığı zaman yüzde 29 oranında yükseldi. Artış gösteren bankacılık sektörünün karlılığında katkısı ile 2016 yılının sonunda yüzde 15,1 oranında olan sermaye yeterlilik oranı, eylül döneminde yüzde 16,8’e çıktı.
2018’de Büyüme Azalacak ama Devam Edecek!
Artan sektör kârlılığının da katkısıyla 2016 yılı sonunda yüzde 15,1 olan sermaye yeterlilik oranı, eylül ayında yüzde 16,8’e yükseldi.
2017’de ekonomiye destek verme hedefi alınan tüm önlemlerin ekonomik aktivite üzerindeki olumlu etkisinin 2018 yılında azalması bekleniyor. Ancak beklentiler yine bunların devam etmesi yönünde. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan bankacılar, 2018 yılında ekonomik büyümede iç talepte artışın etkili olacağını, yatırım ile ihracatın da büyümeye destek vereceğini söylediler.